Çocuklar, sağlıklı bir duygusal gelişim için ebeveynlerinin rehberliğine ve şefkatine ihtiyaç duyar.
Çocuğu azarlanmak, ona kızmak yerine, hatalarını öğretici bir şekilde ele almak ve çocuğun duygularını göz ardı etmeden yaklaşmak, hem ebeveyn hem de çocuk için daha sağlıklı bir iletişim ortamı oluşturur.
Çocuğu uyardıktan veya ona kızdıktan sonra hiçbir şey olmamış gibi davranılarak da büyük bir hata yapılır. Bu tutum, çocuğun duygusal dünyasında derin yaralar açabilir ve uzun vadede onun ruh sağlığını olumsuz etkileyebilir.
Kızmak, çocuk için zorlayıcı bir deneyimdir. Kendisini suçlu, üzgün, korkmuş ya da değersiz hissedebilir. Ancak ebeveyn, kızmanın ardından hiçbir şey olmamış gibi günlük hayatına devam ettiğinde, çocuğun hissettiği bu duygular görmezden gelinmiş olur. Bu da zamanla çocuğun duygularını bastırmasına ve kendini ifade etmekten kaçınmasına neden olabilir.
Çocuklar, ebeveynlerinin sevgisini ve ilgisini her koşulda hissetmek ister. Fakat kızmadan sonra ebeveynin ilgisiz davranması, çocukta “Beni artık sevmiyor mu?”, “Değersiz miyim?” gibi düşünceler doğurabilir. Bu durum, ebeveyn-çocuk arasındaki güven bağını zedeleyebilir ve çocuk, duygusal olarak ebeveyninden uzaklaşabilir. Çocuğu azarladıktan sonra mutlaka onunla konuşulmalı ve neden böyle bir tepki verildiği açıklanmalıdır. Çocuğun duygularını anlamak için ona nasıl hissettiği sorulmalı ve duyguları kabul edilmelidir. Kızma, azarlanma sonrasında mutlaka çocuğa sevildiği hissettirilmelidir. Örneğin, sarılmak, göz teması kurmak ve sevgi dolu bir ses tonuyla konuşmak önemlidir.
Çocuk hatasını anladıysa, konunun kapandığı hissettirilmelidir. Sürekli suçlamalar ve geçmişi hatırlatmalar yapılmamalıdır.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.