Bir sabah uyandığımızda ilk yaptığımız şey ne? Çoğumuz için cevap basit: telefon ekranına bakmak. Belki gelen bir mesaj, belki sosyal medyada bir yenilik, belki de sadece alışkanlık… Teknoloji artık hayatımızın tam merkezinde. Fakat merkezde olmakla, bizi yönetmeye başlamak arasındaki çizgi her geçen gün daha da silikleşiyor. İşte tam bu noktada "teknoloji bağımlılığı" sessizce hayatımıza sızıyor.
Teknoloji bağımlılığı yalnızca gençlerin problemiymiş gibi algılansa da, durum sanıldığından çok daha yaygın ve derin. Sabah telefona bakarak uyanan ebeveynler, yolda yürürken ekranlara gömülen insanlar, televizyon karşısında saatlerini harcayan yaşlılar… Hepimiz bir şekilde bu ağın içinde debeleniyoruz. Ve çoğu zaman farkında bile değiliz.
Evet, teknoloji pek çok alanda hayatımızı kolaylaştırıyor. Bilgiye ulaşmak, iletişim kurmak, üretmek, öğrenmek… Her şey bir tık uzağımızda. Ancak kolaylık, her zaman sağlıklı olan anlamına gelmez. Sınırsız erişim, beraberinde sınırsız dikkat dağınıklığı, kaygı, yalnızlık ve gerçek ilişkilerden uzaklaşmayı da getiriyor. Artık çoğu kişi, ekrana bakmadan 10 dakika geçiremiyor. Sessizlikte huzur değil, rahatsızlık buluyoruz. Bu da gösteriyor ki bağımlılık sadece maddeyle değil, dijital araçlarla da mümkün.
Peki çözüm ne? Teknolojiyi tümüyle hayatımızdan çıkarmak mı? Elbette hayır. Çünkü mesele teknoloji değil, onunla kurduğumuz ilişki. Akıllı telefonlar aklımızı alıp götürmemeli. Sosyal medya, gerçek hayatın yerine geçmemeli. Teknolojiyi amaç değil, araç olarak kullanmayı öğrenmeliyiz.
Kendimize basit ama etkili sorular sormakla başlayabiliriz: Günde kaç saat ekran karşısındayım? Bu zamanın ne kadarı gerçekten gerekliydi? Ailemle, arkadaşlarımla ne kadar yüz yüze vakit geçiriyorum? En son ne zaman kitap okudum, yürüyüş yaptım, kendimle baş başa kaldım?
Belki de tüm mesele şu: Teknolojiyle dolu bir dünyada, insan kalabilmek. Ekranlar arasında kaybolmadan, hayatın içindeki renkleri görebilmek. Sessizliğe, durmaya, düşünmeye cesaret edebilmek. Çünkü bazen bir telefonu sessize almak, hayatı tekrar duymak için atılan ilk adımdır.
Ve unutmayalım: Ekran karardığında gerçek hayat başlar.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.