Gazze’de iki yıla yakın süren bir kabus sona erdi. Ateşkes ilan edildi, silahlar sustu. Ancak geriye ne kaldı? Yıkılmış şehirler, yok olmuş hayatlar, evsiz insanlar ve dünyanın vicdanına kazınan bir utanç tablosu…
Filistinliler, harabeye dönmüş Gazze’ye dönüyor. Fakat ne yaşayabilecekleri bir evleri var, ne de içebilecekleri bir yudum su. Her şeyin yerle bir olduğu bu topraklarda şu anda en hayati ihtiyaç yaşamın yeniden kurulması.
İnsani yardımların önemi bu aşamada hiç olmadığı kadar büyük. Çünkü açlık artık sadece bir tehlike değil, her gün can alan bir gerçek. Açlıktan daha fazla çocuğun ölmemesi için gıda ve sağlık hizmetlerine erişim bir insanlık görevi. Tırlarca yardım bölgeye ulaşmaya başladı, fakat bu yeterli değil. Kış kapıda; barınma ihtiyacı acilen karşılanmalı.
Türkiye, bu süreçte yalnızca insani yardımların ulaştırılmasında değil, Gazze halkının yeniden ayağa kalkması için de kritik bir rol üstlenecek gibi görünüyor. Türk yardım kuruluşlarının ve gönüllülerin çabası, bu yaraları sarmada belirleyici olacak.
Her şey bir yana… Artık bu topraklarda tek bir çocuğun burnu dahi kanamamalı.
Savaşın geride bıraktığı enkazın arasında yeni bir hayat filizlenmeli.
Gazze’nin yaraları hızla sarılmalı; çünkü umut, en çok da yıkıntıların arasından doğar.
ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.