AyFm 100.5
  • 14 Ağustos 2025, Perşembe

SALÇALI EKMEKTEN HAMBURGERE...

Yapılan bir araştırmaya göre, günümüz çocuklarının dörtte üçü dışarıda mahkumlardan daha az vakit geçiriyor, beşte biri ise gün boyunca neredeyse hiç dışarı çıkmıyormuş...

Aynı araştırma bundan 40-50 yıl önce yapılmış olsaydı sanırım ortaya şöyle bir sonuç çıkardı:

Çocukların dörtte üçü günün neredeyse tamamını dışarda geçiriyor, beşte biri ise bazı günler hiç eve girmiyor...

Eminim ki yaşı 50'nin üzerinde olanlar sözlerimin doğruluğunu tereddütsüz teyid edeceklerdir.

Çünkü bizler;

Sabah çıktığımız sokaktan akşam ezanında eve dönen çocuklardık...

Sokakta oynarken susayınca mahalledeki tulumbaya ya da caminin şadırvanındaki musluğa ağzını dayayıp susuzluğunu gideren ya da rastgele bir komşunun ziline basıp su isteyen çocuklardık...

İncecik bir keçeden yapılmış yatakta kardeşleriyle yanyana uyuyan çocuklardık...

Hamburger, pizza ya da waffle nedir bilmeyen, elde olanla yetinip salçalı ekmekle karın doyuran çocuklardık...

Pantalonları yamalı, lastik ayakkabıları yırtık, yüzleri kirli fakat ruhları temiz, kötülük nedir bilmeyen neşe dolu çocuklardık...

Kısacası bizler, çocukluklarını dibine kadar yaşayan, evlerde yeşerip sokaklarda büyüyen çocuklardık...

Peki ya şimdiki çocuklar?

Adına modernlik denilen görünmez duvarlı bir hapishanenin içinde çocukluklarını yaşayamadan büyüyen çocuklar...

Balkonu bile olmayan apartman dairelerinin pencerelerinden sokakları seyrede seyrede büyüyüyen çocuklar...

Sokakta oynarken bir defa bile düşüp dizleri kanamamış, elleri yüzleri hiç çizilmemiş, komşunun horozu tarafından kovalanmamış, bir kedi tarafından tırmalanmamış çocuklar...

Okula gitmek dışında evden çıkmasına izin verilmeyen, bir an olsun ellerinden bilgisayar, tablet ve telefon düşmeyen çocuklar...

Yalnızlıklarının çaresini internet oyunlarında veya sosyal medyada saatlerce yazıştıkları sanal arkadaşlarında arayan çocuklar...

Motor becerileri sıfır, cesaretleri ve özgüvenleri hiç yok denecek kadar az, bir hayli hassas ve kırılgan çocuklar...

Her istedikleri anında yerine getirildiği halde daha fazlasını isteyen ve bir türlü tatmin olmayan doyumsuz çocuklar...

Hareketsizlik ve kötü beslenme yüzünden obezite olmuş çocuklar...

Yarış atı misali sınavdan sınava koşturulan, küçücük yaşlarında omuzlarına taşıyamayacakları kadar ağır yük vurulan çocuklar...

Peki 50 yılda ne değişti de çocuklarımız bu hale geldi?

Son 50 yılda ne değişmediki; sokaklar değişti, evler değişti, araçlar değişti, teknolojik aletler değişti, kısacası herşey değişti...

Peki, bütün bu değişenler içinde en çok da ne değişti biliyor musunuz?

En çok insan değişti, insan...

İnsanın değişiminden kastettiğim şey ise, fiziksel değişimden ziyade bakış açısındaki değişimdir...

Artık ne eski ebeveynler var ne de eski çocuklar...

Ürettikleriyle, icat ettikleriyle, geliştirdikleriyle dünyayı değiştiren insan, ne yazıkki değiştirdiklerinin esiri oldu ve kendi de değişmek zorunda kaldı...

Hayat şartları, prestij sahibi olma ya da kariyer isteği gibi nedenlerle çalışma ortamına dahil olan kadınlar, artık çocuklarıyla eskisi kadar ilgilenemiyor veya onlarla yeterince vakit geçiremiyorlar. Evde veya işyerlerinde gece geç saatlere kadar çalışmak zorunda kalan babalar da aynı durumdalar. Ne yazık ki yoğun iş temposu içinde çocuklarına yeterince zaman ayıramayan ebeveynler bu eksikliklerini kapatmak için maddi varlıklarlardan medet ummaya başladılar. Bu bağlamda çocukların her istedikleri alınıyor, her dedikleri yapılıyor ve hediyelere boğuluyor...

Oysa ki çocuklarının manevi açlıklarını maddiyatla gidermeye çalışan ya da küçüklüklerinde yaşayamayıp içlerinde ukde kalan bazı şeyleri çocuklarında görmek isteyen ebeveynlerin bu anlamsız davranışları, kendilerini tatmin etmekten başka hiçbir işe yaramıyor. Bir başka deyişle, çocuklar hala sevgiye aç ve ilgiye muhtaç...

O halde, bırakalım da çocuklar özgürce çocukluklarını yaşasınlar. Onların küçücük kalplerine kocaman yükler yüklemeyelim. Yarınlarını kazanmak adına bu günlerini kaybetmelerine sebep olmayalım. Onları sevdiğimizi her fırsatta ve her surette gösterelim ki muhtaç oldukları sevgiyi başkalarında aramasınlar...

Son sözü çocuklar söylesin;

Bize çocukluğumuzu verin, büyüklük sizde kalsın...

Esen Kalın...

ÖNEMLİ NOT: Bu sayfalarda yayınlanan okur yorumları okuyucuların kendilerine ait görüşlerdir.